...... Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir. "M.Kemal Atatürk" ......

24 Temmuz 2009 Cuma

Lozan_2009

Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı, Mondros ateşkesini imzaladı. Bu sureçte devletin başı olan padişah o günün emperyal gücü olan İngiliz’lerin etkisi altına girmiş, Sait Molla’ların, Bogos Paşa’ların, Rahip Frouv’ların, gazeteci kılığındaki Ali Kemal’lerin etkisi altındaki toplum ve bugün hainlikle suçlanan Damat Ferit Hükümeti çaresizlik, acz ve zavallılık içinde Sevr’i imzalamak zorunda kalmıştı.
Devletin yok olması, Anadolu’nun yağmalanması yanında yer alan şer güçler Kuvva-i Milli hareketini karalıyor, Şeyhülislam Dürrizade marifetiyle başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvva-i Milliciler hakkında ölüm fermanları hazırlıyorlardı.
Peki sonuç ne oldu?
Önderini bulan Türk Ulusu emperyalizme karşı bütün dünyaya örnek olan Kurtuluş Savaşı’nı kazandı ve milli sınırlar içinde bağımsızlığını ilan etti.
İşte LOZAN bunun tescilidir.
(MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ)
Tarih, tarih, tarih… Mutlaka devlet adamları tarafından bilinmesi gereken bir bilim dalıdır. Ne acıdır ki tekerrür etmemesi gereken olaylar günümüzde yineleniyor, çekilen acılardan bilinçli veya bilinçsiz aymazlık içinde ders alınmıyor.
Günümüzde Ali Kemal’lerin, Rahip Frouv’ların, Sait Molla’ların sayısı artmış, gelişen teknoloji ile etki alanları genişlemiş, bir milleti millet yapan sosyolojik unsurlar DİL-DİN-ETNİK köken ayrışmacılığı demokrasi ve özgürlük kavramlarının arkasına sığınılarak kışkırtılmış, ülkemiz siyasi ve iktisadi çöküntüye sürüklenmiştir.
Aynen Mustafa Kemal ve arkadaşlarına yapılan saldırı, bu gün milletin bağrından çıkmış ordumuza yapılmakta ele geçirilen medya ile Cumhuriyet’in kurumlarına karşı acımasız bir psikolojik savaş uygulanmaya konmuş bulunmaktadır.
Peki bunun böyle devam edeceği mi sanılıyor?
Dış güçlerin güdümüne giren iç güçler hiç mi tarih okumadılar. Bu milleti hiç mi tanımadılar.
Lozan’ı parmak sayısı ile delebilirsiniz. Ama Lozan’ı yaratan gizil gücü ortadan kaldıramazsınız. Yeri ve zamanı geldiğinde Mavi Gözlü Dev’in ve ona güç veren milli ruhun uyanışa geçmesini önleyemezsiniz.
Bu gün LOZAN 2009.
Melih Çınar
ADD Bandırma Şube Başkanı

Hiç yorum yok:


ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir_(1925)

MİLLİYETÇİLİK
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur_(1923)

HALKÇILIK
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir_(1921)

LÂİKLİK
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz_(1926)

DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak_(1936)

DEVRİMCİLİK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır_(1925)

M.KEMÂL ATATÜRK