...... Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir. "M.Kemal Atatürk" ......

17 Nisan 2008 Perşembe

AYDINLANMA PROJESİ KÖY ENSTİTÜLERİ

KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN DOĞUŞU ve BAŞARDIKLARI
Köy Enstitüleri fikri ( 17 Şubat- 4 Mart 1923)1. İzmir İktisat Kongresinde kendini gösterir. Bu anlamda İzmir İktisat Kongresinde ” liberal ekonomi” modeline uygun olarak “ faydacı eğitim” felsefesi benimsenmiştir. Bunun kanıtı da, faydacı eğitim felsefesi fikrinin öncüsü John Dewey’in Türkiye’ye davet edilmesidir. ( 1924) Dewey kalkınma için gerekli eğitim hamlesinin başlatılmasını, eğitim hizmetlerinin köye götürülmesi ile sağlanabileceğini belirtmiştir. Köye eğitim hizmeti 1936 da başlamış ve bu tarih de 35.000 köyde ilkokul yoktur. 16 Milyon nüfusun 12 milyonu köylüdür. Bunlardan erkeklerin % 76.7 sı, kadınların ise % 91.8 i okur- yazar değildir. İlk adım 1926 da Milli Eğitim Bakanı Mustafa Nejat tarafından atılmış “ Köy Muallim mektepleri “ açılmıştır. Daha sonra 1936 da deneme amaçlı başlayan “ Köy Enstitüleri” 1940 da yasallaşarak Türk Eğitim tarihinde doğan reform olmuştur. 1942 de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü açılmış ve 1946 da sayıları 21 e ulaşmıştır. Kuruluşu üzerinden 6 yıl sonra programları ve dersleri değiştirilmiş, 1950 yılında da kapatılma sürecine girip 1954 de kapatılmışlardır. 1950 den sonra “ Marshall yardımı” nın gelişi kapatılma süreçlerininhız kazanmasına neden olmuştur. Bu yardım içinde “Köy Enstitüleri”nden vazgeçilmesini sağlayan 12 kadar eğitim projesi vardır.
KÖY ENSTİTÜLERİ’nin başardıklarını şöyle özetleyebiliriz:
- Yüzyıllardır biriken feodal toplumun üretim ve yaşam biçimini ortadan kaldırmaya başlamıştır.
- Bilimsel ve felsefi anlamda laik eğitim başlamıştır.
- Feodal toprak rejiminin değişimi toprak ağalarının kendilerinin ortadan kaldırılma tehdidinin hissetmelerine neden olmuştur.
- Sanayi için eğitilmiş, nitelikli iş gücü oluşmaya başlamıştır
- Sanat, edebiyat, bilim teknoloji de olumlu beklentiler oluşmuştur.
- Atatürk’ün özlediği demokratik toplum ve kültür için kurumsal alt yapı oluşmaya başlamıştır.
- Ataerkil toplumdan çekirdek aile toplumuna dönüş belirtilerini vermeye başlamıştır.
- Ezberci değil, analitik düşünen- sorgulayan birey yetiştiren demokratik ve üretici eğitim başlamıştır. Bu bağlamda yukarıda yer alan özellikler statükoyu rahatsız etmeye başlamıştır.
Köy Enstitülerini kuranlarda yıkanlarda statükolarını korumak ve güçlendirmek için hareket etmişlerdir.
Bu emellerini gizlemek için de “ Köy Enstitü”lerinin üzerinden politika yapmışlardır. Görüldüğü gibi, demokratik kültürden, bilim ve bilimsel düşünceden yana olmayan her birey ve kurum “ Köy Enstitü”lerinin ortadan kaldırılmasında birinci derecede sorumluluk sahibidir.
Bu gün önemli olan ; Köy Enstitüsü ruhunun yeniden bilmektir

Hiç yorum yok:


ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir_(1925)

MİLLİYETÇİLİK
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur_(1923)

HALKÇILIK
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir_(1921)

LÂİKLİK
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz_(1926)

DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak_(1936)

DEVRİMCİLİK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır_(1925)

M.KEMÂL ATATÜRK