Başkan MELİH ÇINAR'ın Konferans Açış Konuşması
Türk'lerin tarihi binlerce yıla dayanır. Osmanlı’nın külleri üzerine kurulan Cumhuriyetimiz çok genç olup 85 yaşındadır.
Cumhuriyet tarihimizin ilk yıllarının rahmetli Prof. Bülent Tanör 1919-1923 yılları arasını KURTULUŞ, 1923-1933 yılları arasını KURULUŞ olarak tanımlamıştı.
Biz bunu: 1919-1923, 1923-1938, 1938-1950 , 1950-1960, 1960-1980,1980-2002
2002- ve bugün olarak evrelere ayırabiliriz.
Bu evreleri geniş geniş anlatmak açılış konuşmasını aşar. Ancak şunu belirtmeliyinki 2002 üç kasım seçimlerinden sonra çok farklı bir evreye girilmiş, Cumhuriyetimiz hem içten, hem dıştan kıskaca alınmış, alışık olmadığımız baskılar yöntemler uygulanmaya başlanmıştır.
Cumhuriyetimiz TAM BAGIMSIZLIK üzerine kurulan Ulusal, Üniter, Laik bir hukuk devletidir. Bu kavramlardan istenen ve verilen ödünler ulusumuzu ve onurumuzu derinden yaralamıştır.
Herkes ne oluyor, ne oluyoruz endişesi içinde iken piyasaya bir kitap sürüldü:
" ŞU ÇILGIN TÜRKLER " Hakikaten bu Türkler çok çılgın.
Kitap 1. baskı,5. baskı, 40. baskı, 100. baskı 150-200-250-300 derken 369. baskıyı yaptı. Türk ve dünya tarihinde görülmemişti bu durum.
Nefesimizi tutarak okuduk. Gözümüz göğsümüz dolarak okuduk. Okuduk, okuduk, okuduk ve bu ruh el-ele, gönül gönüle bütün ülkeyi kapladı. Cumhuriyet mitinglerinin, dünya tarihinde görülmemiş güzellikte mitinglerin alt yapısını hazırladı.
İşte biz böyleyiz. Osmanlının 100 yıllar süren çöküşünün verdiği ezikliği sayın Özakman'ın DİRİLİŞ eserinde belirttiği gibi nasıl destana dönüştürmüş isek, Lozan' ın rövanşını almak isteyip bizi gene Sevr' e zorlayanlara karşı hem
"ŞU ÇILGIN TÜRKLER", hem de Cumhuriyet Mitingleri ile cevap verdik. Saygıdeğer dostlar,
Kurtuluş Destanı öyle bir destandır ki bunu ancak Mustafa Kemal
önderlik edebilir, bunu ancak Türk Ulusu yaratabilir, ancak ....
Ve yıldızlar öyle ışıltılı , öyle ferahtılar ki Şayak kalpaklı adam
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden Güzel, rahat günlere inanıyordu
Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında Birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar "üç" dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe' den Afyon Ovasına atlayacaktı.
Saat 03.30
Dizeleri ile Nazım şiire dökebilir,
bunu ancak sayın Turgut Özakman ölümsüzleştirebilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder