...... Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir. "M.Kemal Atatürk" ......

23 Nisan 2007 Pazartesi

23 NİSAN ULSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI_2007

23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuksal varlığının başlangıcıdır.
Altıyüz yıllık Osmanlı yönetimi ulusunu teba, vatandaşını kul olarak görmüş, ümmet bilinci içinde kişiliğini bulamamış toplumu, her türlü çağdaş değerden yoksun bırakmıştır.
Emperyalizmin çökerttiği imparatorlukta önce yerel direniş örgütleri kurulmuş Mustafa Kemal’in önderliğinde Erzurum ve Sivas Kongreleri ile bu örgütlenmeler bir çatı altında Büyük Millet Meclisi’nde şekil bulmuştur.
Mustafa Kemal’in en büyük özelliği daima halkına dayanması, halkına güvenmesi, halkı ile birlikte hareket etmesidir. Ve bütün eylemlerini meşru zemine oturtmasıdır.
Egemenliği yozlaşmış bir ailenin elinden alınarak ulusuna vermesi, Büyük Millet Meclisi’ni kurması ve meclis salonuna “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ULUSUNDUR” demesi bunun içindir.
Ne acıdır ki aradan seksen yedi yıl geçip insanlık çok büyük aşamalar kat etmesine rağmen bu kavramın içeriğini özümseyemeyenler bu çağda hala “Ne demek kayıtsız koşulsuz ulusundur sözü, Egemenlik kayıtsız koşulsuz Allah’ındır” demektedir. Ve bu kişiler 21.yüzyıl TBMM çatısı altında temsil görevi yapmaktadırlar.
Ayrıca gene bu günü göz önüne alırsak, egemenlik acaba ulusta mı, yoksa birkaç parti başkanının iki dudağı arasında mı diye sorgulayabiliriz.
Bugün ülkemizin en büyük sorunlarından biri budur. Politikacılık bir meslek bir gelir kapısı haline dönüşmüş, işini kaybetmek istemeyen milletvekilleri liderlerinin sultası altında kimliklerini yitirmişler, halkın gerçek temsilcisi olma özelliklerini uygulama konumuna gelememişlerdir.
Vatan-millet-sakarya, demokrasi-anayasa nutukları çekenlere duyurulur.
23 Nisan 1920’de böyle bir anlayışa, böyle bir uygulamaya dönüleceği söylenseydi acaba meclisi açanlar, Cumhuriyet’i kuranlar ne düşünürdü.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

Hiç yorum yok:


ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir_(1925)

MİLLİYETÇİLİK
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur_(1923)

HALKÇILIK
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir_(1921)

LÂİKLİK
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz_(1926)

DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak_(1936)

DEVRİMCİLİK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır_(1925)

M.KEMÂL ATATÜRK