...... Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir. "M.Kemal Atatürk" ......

5 Aralık 2008 Cuma

TÜRK KADININA SEÇME SEÇİLME HAKKI

Bugün 5 Aralık. Yetmiş üç yıl önce 1935’te Atatürk’ün önderliğinde Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı verildi.
1926 Medeni Yasa kabulü, 1935 seçme ve seçilme hakkının verilmesi, kadının toplumdaki statüsünün güç ve gün gelişmeleri ile, bu gün kadına biçilmek istenen konum karşılaştırıldığında şaşırmamak elde değil:
-Eski Türk boylarında kadın özgür ve eşit toplumsal konuma sahipti.
- Ziya Gökalp’e göre Eski Türkler hem demokrat, hem de femininst idiler.
-Devlet başkanlığı Hatun ile Hakan’ın ortak sorumluluğu ile yürütülürdü.
-Yasa niteliğindeki emirnameler her ikisince imzalanmadan uygulanmazdı.
-Kadınlar savaşın her aşamasında erkeklerle eşit koşulda bulunup, savaş kurulunun üyesiydiler.
-Eski Türk kadınlarınında örtünme ve erkekten kaçma yoktu.
-Örtünme olayı Fatih döneminden sonra özellikle Bizans’la ilişki içine girilmesinin etkisi ile başladı.
-Çok kadın ile evlenmek, harem oluşturmak gibi uygulamalar daha çok saray ve saray çevresinde yerleşti.
-Evlenmede kızın rızasının alınması giderek kaybolurken, boşanmak sadece kocanın hakkı olarak görülür oldu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kadının önündeki bütün tabular yıkıldı. Türk kadını geçmişindeki onurlu yerini tekrar almaya başladı. Bilimde,sanatta,ticarette,eğitimde erkekle eşit konuma getirildi.
Yüce Atatürk “Bu millet modern olmaya devam edecekse bu, kadınlar sayesinde oalacaktır. KADINLAR ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ VE RUHUNUZU BASKILARDAN KURTARIN’’dedi.
Birde bu güne bakın. Yok tesettürdü… yok çarşaftı… 21. yüzyılın gündemi bu mu olmalıydı.

Hiç yorum yok:


ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir_(1925)

MİLLİYETÇİLİK
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur_(1923)

HALKÇILIK
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir_(1921)

LÂİKLİK
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz_(1926)

DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak_(1936)

DEVRİMCİLİK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır_(1925)

M.KEMÂL ATATÜRK