Bugün 5 Aralık. Yetmiş üç yıl önce 1935’te Atatürk’ün önderliğinde Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı verildi.
1926 Medeni Yasa kabulü, 1935 seçme ve seçilme hakkının verilmesi, kadının toplumdaki statüsünün güç ve gün gelişmeleri ile, bu gün kadına biçilmek istenen konum karşılaştırıldığında şaşırmamak elde değil:
-Eski Türk boylarında kadın özgür ve eşit toplumsal konuma sahipti.
- Ziya Gökalp’e göre Eski Türkler hem demokrat, hem de femininst idiler.
-Devlet başkanlığı Hatun ile Hakan’ın ortak sorumluluğu ile yürütülürdü.
-Yasa niteliğindeki emirnameler her ikisince imzalanmadan uygulanmazdı.
-Kadınlar savaşın her aşamasında erkeklerle eşit koşulda bulunup, savaş kurulunun üyesiydiler.
-Eski Türk kadınlarınında örtünme ve erkekten kaçma yoktu.
-Örtünme olayı Fatih döneminden sonra özellikle Bizans’la ilişki içine girilmesinin etkisi ile başladı.
-Çok kadın ile evlenmek, harem oluşturmak gibi uygulamalar daha çok saray ve saray çevresinde yerleşti.
-Evlenmede kızın rızasının alınması giderek kaybolurken, boşanmak sadece kocanın hakkı olarak görülür oldu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kadının önündeki bütün tabular yıkıldı. Türk kadını geçmişindeki onurlu yerini tekrar almaya başladı. Bilimde,sanatta,ticarette,eğitimde erkekle eşit konuma getirildi.
Yüce Atatürk “Bu millet modern olmaya devam edecekse bu, kadınlar sayesinde oalacaktır. KADINLAR ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ VE RUHUNUZU BASKILARDAN KURTARIN’’dedi.
Birde bu güne bakın. Yok tesettürdü… yok çarşaftı… 21. yüzyılın gündemi bu mu olmalıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder