...... Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir. "M.Kemal Atatürk" ......

30 Ekim 2007 Salı

CUMHURİYET BAYRAMI_2007

Sayın Konuklar,84 yıl önce bugün bu saatlerde Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet kabul ediliyordu. Bütün yurt sevinç içinde idi. Bütün kentlerde top atışları ile kutlamalar yapılıyordu.Büyük Komutan zaferi kazanmış, düşman yurttan kovulmuş, Lozan ile yeni devletin hukuksal varlığı bütün dünyaya kabul ettirilmiş ve tarih sahnesinden yok olan 600 yıllık teokratik monarşinin yerini TÜRKİYE CUMHURİYETİ almış idi.Bugün sınırlarımızda şehit olan Mehmetçikler bu cumhuriyeti korumak için şehit oluyorlar.Biz burada dosta düşmana Cumhuriyet’in varlığının devam ettiğini ve devam edeceğini göstermek için toplanmış bulunuyoruz.Zira dost bildiğimiz devletler, içerideki hainler TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ yıkmak için büyük bir çaba içindeler.Her ulusun bir miti vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin miti halkının gönlünde yer etmiş Yüce Atatürk’tür. Sembolü Anıtkabir’dir. Halkımız dara düştüğünde, bunaldığında milyonlar olarak Anıtkabire akmaktadır.İnanılır gibi değil, içeride büyük bir Atatürk düşmanlığı işlenirken, dost bildiğimiz batılılar resmi dairelerden Ata’nın resimlerini kaldırın deme küstahlığında bulunabiliyorlar.Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet Ulusaldır, Üniterdir, varoluş ilkeleri KEMALİZM ilkeleridir.Bugün içeriden ve dışarıdan kıskaca alınan Türkiye Cumhuriyeti bu kavramları yok edilerek benliğinden uzaklaştırılmak isteniyor.Ulusalcılığı ele alalım:Atamız “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denir” diyerek her türlü etnik ve mezhep farkını ortadan kaldırmış, birliği bütünlüğü sağlamıştır.Bilim adamı hüviyetinde biri çıkıyor sosyolojik inceleme altında bir kitap yazıyor, halkımızın 46 etnik gruptan oluştuğunu söylüyor ve bunu kültürel zenginlik olarak sunuyor. Oysa arkasında bu farklılıkları ortaya çıkarmak var. Nitekim daha sonra gündeme sonucunu düşünmeden alt kimlik üst kimlik tartışması giriyor ve Ulusal bütünlük bozulmak isteniyor.Türkiye Cumhuriyeti üniterdir:Bu yapının bozulması, federatif sistemin ve arkasından bölünmenin getirilmesi isteniyor. Nitekim BÖLGE AJANSLARI, YEREL YÖNETİMLER yasaları bu doğrultuda hazırlanıyor. Daha yasa hazırlanırken Diyarbakır’dan bir ses yükseliyor : Batman petrolleri ve Dicle–Fırat suları üzerindeki barajlardan pay isteriz. Büyük devlet adamı, büyük yurtsever Ahmet Necdet Sezer’in vetosu ile bu bela şimdilik öteleniyor.Halkın %96 sı okuma yazma bilmeyen, endüstrisi, tarımı olmayan, ticareti yahudinin, zanaatı ermeninin elinde olan, doktoru, mühendisi, öğretmeni, yargıcı olmayan, savaşlarda üretici gençliğini kaybetmiş, sıtma ve trahomdan kırılan çocuklardan ve yaşlılardan oluşan halkın yeniden diriltilebilmesi, gelişmiş ülkelerle yarış edebilmesi, ÇAĞDAŞLAŞMA’yı yakalayabilmesi anca tarihin içinden çıkarılmış Atatürk ilkeleri ile sağlanabilirdi. Neydi bunlar?Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devrimcilik, Laiklik ve Devletçilik. Bu ilkeler doğrultusunda yapılan çalışmalar sonunda 10. yıl nutku ortaya çıkmıştır. Yüz yıla sığdırılamayacak gelişmeler on yıla sığdırılmış ve bunun haklı gururu onuncu yıl nutku ile dile getirilmiştir. Ama bugün okul kitaplarından 10. Yıl Nutku çıkarılmıştır. Hangi maksatla ve kime hizmet etmek üzere.Biz milliyetçiliği, halkını ve yurdunu sevmek anlıyoruz. Yer altı ve yerüstü kaynaklarının ulusun gönenci için kullanılmasını istiyoruz. Ama bir bakıyoruz çok uluslu petrol şirketlerinin istemleri doğrultusunda petrol kanunu çıkarılıyor, kendi petrolümüzden %2 ye razı oluyoruz. Olur şey değil. Bugünlerde Kaz Dağları sorunu var. Bilmem içinizden Balya’yı gören var mı? Gümüşler çıkarılmış ve bırakılmış. Sanki uzayda yaşam olmayan bir gezegen gibi.Bizde özelleştirmeler devletçiliği değil devleti yok etmek üzere uygulamaya konuldu. Serbest piyasa ekonomisini dayatanlara bir bakın:Dünya Bankası verilerine göre İskandinav ülkelerinde devletin ekonomi üzerindeki etkisi %66, Almanya’da %55, Fransa’da %48, İngiltere’de %52, en liberal ülke Amerika’da %33. Bize devletin etkisini sıfıra indirin diyorlar. Nitekim bu oldu. Devlet müflis tüccar gibi borç alarak yaşıyor. Beş yıl önce 200milyar dolar olan borç bugün 476 milyon dolara çıkmış olup, haftada 1 milyar dolar faiz ödüyoruz. Ülkemizi ayakta tutan özel sektörün dinamizmi, yüksek çabası. Ama o da sırat köprüsü üzerinde.Devletin bütün kadroları ABD’nin yönlendirildiği ILIMLI İSLAM stratejisi doğrultusunda oluşturuluyor. Büyük bir toplum mühendisliği ile ulusumuzun 1923–1933 yılları arasındaki çağdaşlaşma hedefli toplumsal dönüşümü tersine döndürülüyor.Atatürk’ün hedef aldığı TAM BAĞIMSIZLIK ilkesinden sapılarak “KARŞILIKLI BAĞIMSIZLIK” gibi bilgi kirlenmesi ile beyinler yıkanıyor.AB, ABD, İMF, Dünya Bankası, medya, satılık kalemler leş kargaları gibi Cumhuriyetimiz üzerine üşüşmüş İsrail ve ABD çıkarları için ülkemizi bölmeye çalışıyorlar.Burada hepinize görev düşüyor.Bugünleri tanımladığı için Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi’ni 1964’te Türk Dil Kurumu’nun bastığı ve bugüne kadar devamlı kullanıldığı, yazıldığı şekli ile okumaya kalkınca gençlerin kendilerini yönlendirenlerin etkisi altındaki itirazı ile karşılaşabiliyoruz. Ata’nın dil devrimine karşı çıkmak nasıl bir milliyetçilik anlamak mümkün değil.Emekli Cumhuriyet öğretmeni Melih Çınar yaşamı boyunca ve ADD’deki bir avuç idealist arkadaşı ile Bandırma ve çevresini KEMALİZM ilkeleri doğrultusunda aydınlatmaya çalışırken artık yorgun düştü. Aynı geminin içindeyiz. Batarsak birlikte batacağız.Hepinizi günlük işlerinizden başınız kaldırarak AYDINLIK TÜRKİYE için mücadeleye çağırıyorum. KEMALİZM etrafında kenetlenirsek hiçbir güç bizi yıkamaz. En derin saygılarımızla. Melih Çınar ADD Bandırma Şube Başkanı

Hiç yorum yok:


ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir_(1925)

MİLLİYETÇİLİK
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur_(1923)

HALKÇILIK
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir_(1921)

LÂİKLİK
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz_(1926)

DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak_(1936)

DEVRİMCİLİK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır_(1925)

M.KEMÂL ATATÜRK